Cildimiz, sağlığımızın aynasıdır. Bazı problemler ve endişeler cildimizin uzun ömürlü sağlığını, yani Skin Longevity’yi olumsuz etkiler. Genetik altyapımız, zamanla maruz kaldığımız sigara gibi, güneş gibi, hava kirliliği gibi çevresel faktörler, yaşam tarzımız ve hatta duygusal dalgalanmalarımız, cildimizde ince çizgilerden nem kaybına, mat bir görünümden akneye kadar pek çok endişeyi beraberinde getirebilir.
Peki, bu sorunlar kaçınılmaz mı? Elbette hayır!
Cilt endişelerini ve ihtiyaçlarını ele alacak şekilde seçtiğimiz doğru ürünlerle ve doğru bilgiyle bir cilt bakım rutinimiz olduğunda bu endişelere etkili yanıtlar bulabilmektedir. Çünkü cildimizin doğal işlevlerini hem bugün hem de uzun vadede destekleyen, onu koruyup güçlendiren bir bakım vermiş oluruz.
Yaş alma süreciyle birlikte cilt hücrelerinin yenilenme hızı yavaşlar, kolajenimiz azalır. Buna bağlı olarak cildin sıkılığı azalır ve kırışıklıklar oluşur. Ultraviyole ışınları kolajeni parçalayarak erken kırışıklıklara neden olmaktadır.
Bu yüzden cildin kendini onarması verimsizleşmektedir. Kolajenin dışında cildin hem yüzey hem de derin tabakalarındaki hyalüronik asit azalmaktadır.. Bu da ince çizgilerin daha belirgin görünmesine yol açar.
Ayrıca, ince çizgilerin oluşum nedenleri ve etkili çözüm yöntemleri için İnce Çizgiler ve Kırışıklıklar Nasıl Azaltılır? blog yazımızdan daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Cildin kuruması ve nemini yitirmesi, genetik yatkınlıktan çevresel koşullara kadar birçok sebepten kaynaklanabilmektedir.Yaş ilerledikçe cildimizin hyalüronik asit miktarı azalır ve nemi etkili bir şekilde tutamamaktadır.
Yine yaşla cildin doğal sebum üretimi azalır; ciltteki seramid ve lipid düzeyi düştüğü için nemi hapsetme kapasitesi zayıflar. Soğuk, kuru hava ve rüzgâr gibi dış etkenler ciltteki nemin daha hızlı buharlaşmasına yol açarak kuruluğa sebep olabilir.
Sert temizleyiciler, aşındırıcı tonikler cildin koruyucu yağlarını aşırı ölçüde uzaklaştırıp bariyeri zedeleyebilmektedir. Sonuçta cilt bariyeri üzerinde “tuğla harç” misali duran hücreler arası lipit yapıda boşluklar oluşmaktadır. Böylece ciltten atmosfere buharlaşmayla su kaybı artmaktadır. Nem hızla uçar ve cilt yüzeyi kuru ve hassas hale gelir. Bu nem kaybı, ince çizgilerin belirginleşmesine ve cildin mat görünmesine de sebep olur.
Sağlıklı cilt ışığı eşit yansıttığı için canlı ve parlak görünür. Cilt ışığı iyi yansıtamadığında matlaşır ve cansızlaşır. Bunun bir nedeni, yüzeyde biriken ölü hücrelerdir. Genç yaşlarda cildin kendini yenileme hızı sağlıklıyken, zamanla hücre döngüsü yavaşlar; atılamayan ölü hücreler cildin üzerinde düzensiz bir tabaka oluşturur.
Bu da ışığın yansımasını olumsuz etkileyerek mat ve cansız görünüme yol açar. Öte yandan nemi yerinde bir cilt ışığı iyi yansıtırken nemsiz kalmış bir cilt de mat ve cansız görünmektedir. Bunların yanında stres ve uyku eksikliği gibi yaşam tarzı faktörleri, ciltte mat görünüme neden olabilir.
Bunlara ek olarak, mat görünümün bir nedeni de cildin susuz kalması olduğu için hyalüronik asit ve gliserin gibi içeriklerle yoğun nemlendirme de aydınlatıcı etki sağlamaktadır.
Düzensiz cilt yüzeyi dokunulduğunda pürüzlü hissedilir. Bu durumun bir sebebi, cilt yüzeyinde birikmiş ölü hücreler ve derinin en üst tabakasının kalınlaşmasıdır. Ayrıca cilt iyi temizlenmediğinde gözeneklerde birikime bağlı pürüzlülük hissedilebilmektedir.
Bir diğer yaygın neden, geçmiş akne lezyonlarıdır. Sivilceler iyileştikten sonra geride kalan izler, cilt dokusunu düzensizleştirir. Kuru ciltlerdeyse nem eksikliği nedeniyle pullanma ve çatlak görünüm oluşabilir; bu da elle hissedilen pürüzlülüğü artırır.
Cilt yüzeyini pürüzlü yapan ölü hücre birikimini uzaklaştıracak içerikler;
Ayrıca kuruluğa bağlı düzensizleşen cilt yüzeyini pürüzsüzleştirmek için seramid, skualan ve doğal yağlar sayılabilir. Hyalüronik asit de cildi dolgunlaştırıp ince kırışıklıkları hafifleterek yüzeyin daha pürüzsüz görünmesini sağlar.
Cilt lekeleri, melanin pigmentinin yoğunlaşmasıyla oluşmaktadır.. Halk arasında “yaşlılık lekesi” denilen kahverengi lekelerin asıl nedeni yaş değil, yıllar boyu biriken güneş maruziyetidir. UV ışınlarına korunmasız şekilde tekrar tekrar maruz kalmak, zaman içinde melanosit hücrelerini fazla melanin pigmenti üretmeye teşvik eder.
Bu yüzden, dekoltede ve elde güneş görmüş alanlarda koyu kahverengi noktalar belirmektedir. Bir başka leke formu; Melasma özellikle hamilelik veya doğum kontrol hapı kullanımı gibi durumlarda ortaya çıkan yaygın koyu lekelerdir. Genellikle alın, yanaklar ve üst dudak gibi bölgelerde simetrik yamalar halinde görülmektedir.
Leke problemi için en kritik adım, daha fazla lekelenmeyi önlemektir. UV ışınları hem yeni lekelerin oluşumunda hem de mevcut lekelerin koyulaşmasında birincil etkendir. Bu yüzden her şeyden öce her gün 50 SPF içeren bir güneş koruyucu kullanılmalıdır.
Korunmayan ciltte tedavi edici içerikler sonuç vermeyecektir. Ayrıca leke açıcı ürünler kullanırken cilt UV'ye daha duyarlı hale gelebilmektedir. Bu nedenle gündüzleri aksatmadan güneş koruması uygulanması gerekir.
Melanin pigmenti oluşumu çok aşamalı bir süreçtir.. Bu sürecin farklı noktalarına etki ederek pigment üretimini ve birikimini azaltacak içerikler;
Hepsi farklı mekanizmalarla çalışır. Tek bir etken maddense birden fazla etken maddeyi kombine ederek hazırlanmış leke karşıtı ürünlerle daha etkili sonuçlar alınabilir.
Retinol, leke tedavisinde destekleyici olarak sık kullanılır. Tek başına doğrudan leke açıcı olmasa da hücre yenilenmesini hızlandırma etkisi sayesinde, melanin yüklü eski ölü hücreler daha çabuk atılır ve tedavi süreci kısalmaktadır.
Cilt tonu eşitsizliği, belirgin lekelerden farklı olarak; renk dağılımında sarımtırak ya da grimsi bir dengesizlikle kendini göstermektedir. Buna UV ışınlarının yol açtığı melanin pigmenti artışı neden olur. Ayrıca geçmiş sivilce izleri de cilt tonunu eşitsiz kılabilir.
Melanin üretimini baskılayan Azelaik Asit ve C vitamini, peeling etkisi sağlayan ve hücre yenilenmesini hızlandıran retinol, mandelik asit ve glukonolakton. Ayrıca azelaik asit akne izlerinin ardında bıraktığı cilt tonu eşitisizliğini hafifletmede de önemli bir içeriktir.
Hassas cilt, normal cildin tolere edebildiği uyaranlara karşı bile aşırı reaksiyon vermaktedir.. Bu cilt tipine sahip kişiler, birçok kozmetik ürünü kullandıklarında rahatsız edici bir batma, yanma, kaşınma veya kızarıklık yaşayabilirler.
Hassasiyetin altında yatan en önemli neden, cilt bariyerinin zayıf olması. Sağlıklı bir cilt bariyeri içerideki nemi korur. Hassas ciltlerde ise koruyucu lipidler, özellikle de seramidler eksiktir; bu da bariyerde adeta delikler açar ve cilt daha geçirgen hale gelir.
Sonuç olarak bu tip ciltler kolayca nem kaybeder, kurur. Bu nedenle sıcak/soğuk hava, rüzgâr, sürtünme, stres gibi uyaranlar hassas ciltte abartılı reaksiyonları tetikleyebilir. Hassasiyet zaman zaman ortaya çıkabilir veya sürekli bir durum olabilir; Rozasea, atopik dermatit, seboreik dermatit gibi kronik cilt hastalıklarına eşlik edebilir.
Hassas cildi yönetmenin ilk adımı, cilt bakımını sadeleştirmekten geçiyor :
Çok adımlı, yüksek konsantrasyonlu aktiflerle dolu bir rutin yerine az ama öz ürünlerle bariyeri korumaya odaklanılmalı. Yumuşak temizleyiciler kullanılmalı.
Ayrıca Yatıştırıcı ve Antienflamatuar Bileşenler: Panthenol (B5 vitamini), Allantoin, Beta-glukan,inulin, ektoin, yulaf ekstresi.
Gözenekler, yağ bezlerinin cilt yüzeyine açıldığı ağız kısımlarıdır. Gözenek görünümünün belirgin olması yani genişlemiş veya dolu gözenekler, birçok kişi için estetik bir endişedir.. Gözenek boyutunu etkileyen en önemli faktör genetik ve cilt tipidir.
Yağlı cilt tipine sahip kişilerde, aktif yağ bezeleri fazla sebum ürettiği için gözenekler daha geniş olabilir. Fazla sebum, gözenek duvarlarını esnetir ve geniş görünmesine neden olur. Ergenlikte androjen hormonlarının artışıyla sebum üretimi yükselir; bu yüzden gençlerde gözenekler belirginleşebilir.
Yetersiz cilt temizliği veya ölü hücre birikimi de gözenekleri tıkayarak genişlemelerine neden olur. Yaşlanmayla kollajen ve elastin kaybına bağlı olarak gözenek çevresindeki destek dokusu zayıflar; esnekliğini kaybeden gözenekler daha açık durur.
Gözenek sıkılaştırıcı içerikler: Retinol, Azelaik asit, Mandelik asit.
Cilt tipine uygun içerikleri keşfetmek ve doğru bakım rutininizi oluşturmak için Cilt Tipi Testi ve Analizi sayfasına göz atabilirsiniz.
Dr. Sadiye Kuş
Dermatoloji Uzmanı
Dr Sadiye Kuş, doğal güzelliğin korunması için çalışan bir dermatoloji hekimi. Doğru yaşam seçimleri, cilt tipimize ve cildin ihtiyaçlarına uygun bir cilt bakım rutini ve kozmetik işlemlerle cildin uzun ömürlü sağlığının korunmasını savunuyor. Güzelliğin gençlik ya da günümüzde dayatılan güzellik kriterleriyle özdeş olmadığının ve doğal güzelliğin her yaşta korunabileceğinin altını çiziyor.